
Türkiye'de Küçük Ama Sık Depremler: 16 Haziran'ın Tablosu
16 Haziran 2025 sabahı, yeni bir güne başlarken Türkiye genelinde tam 73 deprem kaydedildi. Rakamlar ilk bakışta göz korkutucu gibi duruyor ama bu sarsıntıların neredeyse tamamı küçük ölçekteydi. En şiddetli deprem, 2.8 büyüklüğüne ulaştı. Sadece 11 tanesi 2'nin üstünü görürken, kalan 62'si insanlar için çoğunlukla hissedilemeyecek seviyede kaldı.
Depremlerin kümelendiği yerlerden biri yine Hatay oldu. Özellikle Erzin ilçesinin kuzeybatısında, 17 Haziran'a sarkan saatlerde, 1.6 büyüklüğünde bir sarsıntı 2.7 kilometre derinlikte hissedildi. Yerel halkta kısa süreli tedirginlik yaşansa da, AFAD ve Kandilli Rasathanesi'nin açıklamasına gerek kalmadan, herhangi bir hasar ya da can kaybı yaşanmadığı kısa sürede anlaşıldı. Yine de, bölgede geçmiş yılların büyük depremlerinin izleri hâlâ taze; bu yüzden vatandaşlar küçük depremlerde dahi ister istemez alarma geçiyor.

Geçmiş ve Süreklilik: Türkiye'nin Sismik Gerçeği
Çok yakın geçmişte, özellikle 2023'teki büyük Kahramanmaraş depremi ve 25 Nisan 2025'te Marmara Denizi'nde yaşanan 6.2'lik sarsıntı hafızalardan silinmiş değil. Marmara'daki deprem 1 kişinin hayatını kaybetmesine ve yüzlerce kişinin yaralanmasına yol açmıştı. Bu olaylar, ülkemizin deprem gerçeğini ve sürekli teyakkuzda olma gereğini bir kez daha gösterdi.
16 Haziran'daki minik sallantıların çoğu kısa aralıklarla ve düşük derinlikte gerçekleşti. Uzmanlara göre, Anadolu plakası üzerinde duran Türkiye, yıl boyunca yüzlerce küçük ölçekli depremi sıradan bir şekilde yaşıyor. Hemen hemen her hafta onlarca sarsıntı ölçülüyor, ancak çoğu vatandaş bunların farkına bile varmıyor. Fakat, bu küçük hareketlilik yer bilimciler için uyarıcı bir sinyal niteliğinde. Büyük depremler öncesi uzun süreli bir enerji birikimi yaşanırken, sık sık görülen küçük depremler bile fay hatlarının hareketliliğini kanıtlar nitelikte.
AFAD ve Kandilli Rasathanesi gibi kurumlar, her sarsıntıyı anlık olarak takip edip kamuoyunu bilgilendiriyor. Haziran ayında yaşanan artış, konunun bir kez daha gündeme gelmesine neden oldu. Ciddi yıkıcı bir deprem yaşanmamış olsa da, bölge halkı için zeminin hareketliliği 'normal' kelimesini yeniden düşündürüyor. Kısaca, Türkiye'nin deprem riskine alışmak hiçbir zaman mümkün değil; ama hazırlıklı olmak artık günlük hayatın bir parçası halinde.

